İstanbul Sokaklarında Kürtçe Yazılamalar

Duvar yazılamaları çoğu zaman illegal görüldüğü için gece geç saatlerde, ağırlıklı olarak muhalif ve işçilerin yaşadığı kenar mahallerde yapılıyor. Medyada ya da siyasi olarak kamusal alanda yer almayan fikirlerden oluşan bu yazılamalar çoğu zaman devlet için suç teşkil ediyor.
Türkiye’de duvar yazılamaları 1960’tan bu yana ağırlıklı olarak sol gruplarla özdeşleşmiş durumda. Bu gruplar içinde yer alan birçok öğrenci üniversite duvarlarına, sokaklara fikirlerini yazmaktaydı. İllegal kabul edilen bu yazılamaların üstü, ertesi gün belediyenin gri renkli boyasıyla kapatılırdı.
Duvar yazılamaları büyük oranda Gezi Parkı olayları sırasında kamusal alanda görünürlük kazandı. Bu olaylar sırasında yaratıcı birçok duvar yazılaması sosyal medyada en çok paylaşılanlar arasına girdi. Her ne kadar duvar yazılaması olmasa da İstanbul’daki merdivenlerin rengârenk boyanması ve ardından belediye tarafından tekrar siyaha renkle kapatılması duvar yazıları hakkında bize ipucular veriyor.
Kürdistan’daki son çatışmalarda “muhalif” konuma düşen devlet çatışma bölgelerinde; “Esedullah, PÖH, JÖH, Ermeni piçleri, Devlet geldi” gibi sloganları duvarlara yazdı. Yazıyla orada var olmaya çalışan devlet egemenliğini, duvara çizdiği sembollerle sağlamaya çalışıyor. 

Yeni nesil duvar yazılamaları #hashtag

Daha çok toplumsal olaylara atıf yapan, belleği ve mekanın hafızasını canlı tutan duvar yazıları sosyal medyayla birlikte şekil değiştirdi. Yeni nesil duvar yazıları diyebileceğimiz hashtag’lar birçok toplumsal olaylardaki görünürlükte başat rol oynadı.
“Kenti çekilir yapmanın başka yolu yok”
2016’yla birlikte İstanbul’un birçok yerinde Kürtçe duvar yazıları görülmeye başlandı. Kürtçe şiir mısralarından, kültleşmiş geleneksel sözlerden, Kürt gençlerinin psikolojik durumunu, bakış açısını açığa çıkaran yazılardan oluşan bu yazılamaların peşine düştüm. İletişim kurduktan sonra görüştüğüm A.K. ile bu Kürtçe duvar yazılamalarının hikayesini konuştuk.
İstanbul’un birçok farklı noktalarda Kürtçe yazılamalar yapan A.K. İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci. Birçok farklı noktada bulunmayı nasıl sağladığı ve zorlukların ne olduğu yönündeki sorumuza; “Kendimi bir nevi günümüz Flaneur’u olarak görüyorum, kentin içinden sadece geçip gitmek değil, başımı kaldırıp binaların ayrıntılarına bakmaya özen gösteriyorum. Bir sıkışmışlığı ifade eden kent yaşamını daha yaşanılır kılmanın da bu yazılamaları yapmamda etkisi var.  Her gün geçtiğim sokağa yazılarımla bir bahçe yapıp içine de çiçekleri çizmek istiyorum. Bu şekilde griliği azalan şehri daha çekilebilir hale getirmek istiyorum. Bu süreçte en zorlandığım şey öğrenci olduğum için sprey parası” diye cevap verdi.
Duvardaki yazıların bir görülme hali ve bunun çabası olduğunu söyleyen A.K. yazılamalarının neden Kürtçe olduğunu da şöyle izah etti.
“Ben Kürtçenin sadece evin duvarlarının içine hapis olmasını istemiyorum. Günlük hayatımın parçası olan sokaklarda da dilimi görmek istiyorum. Şayet ben sokakta bir Kürtçe şiir görseydim çok sevinirdim, başkalarını sevindirmek için ben şiirler yazıyorum. Daha çok kişiye ulaştırmak amacıyla da sosyal medyada ve kendi bloğumda fotoğraflarını paylaşıyorum.”
Birçok Kürt yeni kuşağı gibi onun da gramerle alıp veremediği bir şeyler var ve bunun tarifini şöyle yapıyor.
“Yazılamalarımda Kürtçe gramerin çok konu olmasının temel sebebi dilin gramerini sonradan öğrenmemin etkisi var. Her ne kadar Kürtçe konuşsam da, grameri çocukluğumdan, bir eğitim kurumundan almadığım için bana yabancı durmakta.
“Gramerle barışmama halim beni dilbilimi bölümünü okumaya kadar vardırdı ve dille sürekli haşır neşir olma olanağı yarattı yada sebep oldu. Yazılar birazda bu dille olan kavgamın artık içime sığmaması sonucu duvarlara taştı.
“Bundan başka örneğin; ‘Kocacım Yemekte Ne var?/Mêro Xwarin Çiye?’ gibi yazılamalarla kabul görmüş toplumsal rolleri de tartışmaya açmak istiyorum. Bütün yazılamalarımı şöyle tarif edebilirim: içimde sancısını çektiğim ne varsa duvarlara akmakta.”
Bazen arkadaşlarıyla birlikte yazılama yaptığını söyleyen A.K. korkusunun neden olmadığını şöyle açıkladı.
“Hayır, korkmuyorum. Duvarlara şiir yazmaktan kim korkar ki? Bunun yasal bir suç teşkil ettiğini düşünmüyorum. ”

Jiyan: Duvara, sokağa yazılan şiir daha güçlüdür

Kürt gençleri arasında en çok sevilen şairlerden biri olan Rênas Jiyan’ın şiir mısraları da, A.K. tarafından yapılan bu yazılamaların içinde yer aldı. Konu hakkında görüşlerine başvurduğumuz şair Rênas Jiyan, kendi mısralarının da duvarlar üzerine çizilmesinin şiirin ruhunu daha iyi yansıttığını söyledi.
“Duvarlara şiirlerin yazılması ve bunların içinde benimde mısralarımın olması beni çok sevindirdi. Banim için bir müjde oldu. Şayet şiir sokağa taşarsa yerini daha iyi bulur. Şiir kitaplarda çürüyüp, bozulması için yazılmaz. Hayatın ruhu sokaklardadır ve şiir sokaklardan daha iyi bir şekilde insanların gönül ruhuna akar. Duvara, sokağa yazılan şiir daha güçlüdür.” (AT/YY)

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.